KPMG, Top Employer sahnesinde

KPMG, Top Employer sahnesinde

Manifestosunda insanı merkezde tutan ve geleceğin liderlerinin tercihi olmayı hedefleyen KPMG Türkiye, İK alanında dünyanın en ünlü kuruluşu olan Top Employer Institute’tan Top Employer sertifikasını almaya hak kazandı. Bu çalışmayla KPMG Türkiye, marka değerini artırırken Big Four’da da öncülüğünü pekiştirdi. Amsterdam’daki ödül töreninde dünyada en çok çalışılmak istenen şirketlerle birlikte sahneye çıkan KPMG Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Şirket Ortağı Murat Palaoğlu, Top Employer başarısının arkasındaki KPMG Türkiye İK felsefesini Gündem’e anlattı.

1000
murat palaoğlu

2017’nin en iyi işverenleri arasında gösterilen KPMG Türkiye, dünyanın en ünlü kuruluşlarından “Top Employers Institute”tan Top Employer Sertifikası aldı ve Big Four’da tek olmayı başardı. KPMG Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Şirket Ortağı Murat Palaoğlu, KMPG Türkiye İK politikalarıyla ilgili soruları yanıtlarken, Top Employer sertifikasını KPMG Türkiye’ye kazandıran süreci de bizlerle paylaştı.

Top Employer sertifikasının öneminden bahsedebilir misiniz? Bu sertifikanın KPMG Türkiye için anlamı nedir?

Top Employers Institute gibi uluslararası, saygınlığı yüksek bir kurumdan bu sertifikayı aldığımız için gururluyuz. Big Four içerisindeki öncü rolümüzü pekiştirdik. İnsan odaklı İK stratejimiz için önemli bir sonuç aldık. Amsterdam’da Top Employer ödülünü aldığımız sahneye, dünyanın en çok çalışılmak istenen lider şirketleriyle birlikte çıktık. Top Employer’ın marka değerimizi ve paydaşlarımız nezdinde algımızı yükselten pek çok sonucunu sayabiliriz. Bunun yanı sıra en önemli ve bizim için kalıcı olan yönü ise İK standartlarımızın uluslararası geçerliliği olan çok önemli bir kuruluş tarafından tescili oldu.

Rakiplerimizin önüne geçtik

Top Employer sertifikasını alarak en çok çalışılmak istenen şirketlerden biri olmaktan hem lokal hem küresel olarak gurur duyuyoruz. Daha önce de Fortune’un “çalışılacak en iyi 100 işyeri” listesinde 12’nci sırada yer aldık. Bu yıl da En Gözde Şirketler listesinde yer alıyoruz. Rakiplerimizin önüne geçtiğimiz, öncü duruşumuzu pekiştirdiğimiz çok önemli gelişmeler bunlar.

Bu kadar önemli bir sertifikayı alabilmek için nasıl bir hazırlık ve test sürecinden geçtiniz? Neler yaşandı?

Tamamen bağımsız denetime tabi tutulduk. Bu denetim neticesinde hem küresel hem lokal süreçlerimiz, bunların yetkinliği ve yeterliliği incelendi. Örneğin; işe alım süreçlerimizin ne kadar objektif olduğu, kriterlerimizin ne olduğu, süreçlerimizin tanımlı olup olmadığı, çalışanlarımızın gelişim olanaklarının bulunup bulunmadığı incelendi.

Bir yıllık çalışma yapıldı

Bir yıla yayılan bir hazırlık süreci oldu. Orada çok fazla bilgi ve doküman alışverişi yapıldı. Süreçlerimizde eksik gördüğümüz alanları tamamladık. O yüzden bir yıla yaydık. Sürecimizde olan fakat uygulamaya alınmayan şeyler varsa onlara başladık. Hem sürecimizde olan hem uyguladığımız ama görünmeyenler varsa onları görünür kıldık. Daha sonra testlerden geçtik. Denetimciler buraya geldi. Tabi biz bunlarla yetinmedik. Başlattığımız süreci devam ettiriyoruz. Geçirdiğimiz denetimin raporları üzerinden arkadaşlarımız şu anda çalışmaya devam ediyor. Nasıl daha da iyi olabiliriz, bu sertifikaya sahip olma koşullarını nasıl devam ettirebiliriz diye çalışıyoruz.

Biraz da KPMG’yi bu başarılara götüren IK politikalarından bahsedebilir misiniz?

Genç ve dinamik bir şirket yapımız var. Bu noktada, uygulamalarımız hem bulunduğumuz sektöre hem de bize özel noktalar barındırıyor. Öncelikle insanı merkeze alan yaklaşımımızla farklılaşıyoruz. Çalışanlarımızın mutluluğunu önemsiyoruz. KPMG Türkiye’de her bir yöneticimizin İK perspektifine sahip olmasını çok önemsiyoruz. Bu bakış açısıyla; stratejik iş planlarımızı da baz alarak, yeni müdür olan arkadaşlarımızdan şirket ortaklarımıza kadar farklı kapsamda gelişim programlarımız ile tüm yönetim ekibimizi destekliyoruz.

kpmg top employer

KPMG IK uygulamalarıyla dikkat çekiyor

Bazı önemli uygulamalarımız şu şekilde sıralanıyor;

Genç Liderler Akademisi; Direktörlerimize yönelik programımızı 3 temel öğrenim şekline oturtarak geliştirdik; eğitim ile öğrenme, deneyim ile öğrenme, diğer katılımcı ve liderlerden görerek öğrenme.

Yaman Müdürler Akademisi; Müdürlerimiz, bizleri başarıya götüren yolda üst yönetim ve genç ekiplerin arasındaki köprüler olarak en stratejik noktada durur. Bu kapsamda, Yaman Müdürler Akademisi, müdürlerimize liderlik yolunda çok boyutlu bir liderlik anlayışı kazandırmayı amaçlayan ‘özel olarak tasarlanmış’ bir program. Bu program kapsamında, müdürlerimizin bireysel tutkularını yeniden keşfetmelerini sağlayarak iş hayatlarına bunun pozitif etkilerini yansıtabilmeleri için Dialog in Darkness, drama, golf eğitimi gibi zenginleştirilmiş deneyimler sunuyoruz. Tüm bu faaliyetler, iş hayatlarında onları başarıya götürecek strateji geliştirme, iletişim, duygusal zeka, müzakere becerileri ve durumsal liderlik eğitimleri ile birleştirilerek, bire bir koçluk süreçleri ile de destekleniyor.

“Task Force” Projesi; İş ortamımızı değişen dünyaya uyum sağlayarak şekillendirmek, çalışanlarımızın ihtiyaçlarını gözeterek esnek çalışma modelleri oluşturmak ve zenginleştirilmiş olumlu deneyimler yaşatmak amacıyla tüm çalışanlarımızın katılımına açık olan Task Force uygulamamızı bu yıl itibariyle başlattık. Projenin amacı hem farklılıklarımızı ortaya koymak hem de tüm çalışanlarımızın beklentilerine dokunacağımız ve aksiyon planlarımızı şekillendireceğimiz, yaşayan ve süreçlere görüşleriyle katılan bir çalışma platformu oluşturmak.

Ace the Case; 10 yıldır KPMG Global’de, son 5 yıldır da Türkiye’de yürüttüğümüz Ace The Case programı 2 günlük bir atölye çalışması. Kariyerini danışmanlık alanında şekillendirmek isteyen, okullarında başarılı 3’üncü ve 4’üncü sınıf veya master programı öğrencilerini hedefliyoruz. Öğrencilere işletme konulu vaka çalışması yazma, analiz ve sunum becerilerini geliştirme fırsatı veren bir program. Katılan öğrenciler KPMG’yi yakından tanıma ve KPMG’de çalışmanın onlara getireceği olanakları öğrenme şansına sahip oluyor. Aynı zamanda, heyecanlı ve zorlayıcı bir yarışma ortamında, uluslararası bir şirketin iş ortamı simüle edilerek, yaptıkları çalışma sonucunda deneyimli profesyonellerden geri bildirim alınıyor. İstanbul’da yapılan Ace the Case’i kazanan takımın üyeleri ödül olarak, KPMG Uluslararası Vaka Yarışması’na katılma hakkı kazanıyor.

“Yeni Müdür” Onboarding Programı; Müdürlüğe yeni terfi etmiş arkadaşlarımız, ilk haftalarında 2 gün süren bir oryantasyon ve kutlama programına dahil olur. Bu kapsamda, insan yönetimi süreçleri ile yeni pozisyonlarının gerektireceği sistem eğitimlerinin yanı sıra her bir bölüm ve ülke başkanımızın da katılımı ile “stratejik bakış ve liderlik misyonu” paylaşımı yapılıyor.

KPMG’nin İK uygulamaları klasik uygulamalardan farklı ve kendi felsefesini oluşturmuş durumda. İK dünyasında gerçekten de KPMG felsefesi konuşulur hale geldi. Bunu nasıl başardınız?

Konuyu hem küresel pencereden hem KPMG Türkiye olarak ele almak lazım. Öncelikle KPMG Global, çalışanların en değerli varlığı olduğunu çok iyi biliyor ve çalışanı öncelikli… Mottomuz “our people are extraordinary – çalışanlarımız olağanüstü”. En iyilerin çalışmak istediği bir yer olmak bizim küresel ajandamız. Bunun en güzel örneğini Mart ayında gerçekleşen küresel KPMG konseyinde yaşadık. Orada 2-3 günlük çalışmalar yapıldı. Bütün dünyanın ülke başkanları bir araya geldiğinde 2-3 gün boyunca küresel İK stratejilerini konuştular. Bu çalışmanın ülkeler tarafındaki yansıması olarak, iş planlarımızda insan kaynağını ayrı şekillendiriyor ve önceliklendiriyoruz.

Çalışanların mutluluğuna odaklandık

Yönetim olarak İK öncelikli ajandamız, son dönemde yönetimimizde İK’dan sorumlu bir şirket ortağının belirlenmesi, tüm İK ekibiyle stratejik iş birliğinin artarak devam etmesi bizim artılarımız…

Bunun yanında şirket yönetimi olarak “insan”ı ajandamızın her zaman ilk sırasında tutuyoruz. Çalışanlarımızın mutluluğunu çok önemsiyoruz. Bunun için de imkanlarımızı zorluyoruz. Koşullar ne olursa olsun, yatırımlarımızdan vazgeçmiyoruz. Hem küresel gücümüzü kullanmak istiyoruz hem de lokal olarak neyi daha iyi yapabiliriz diye düşünüyoruz. Bununla ilgili çok sayıda farklı proje geliştiriyoruz.

Her çalışan bir yetenek

Küresel olarak İK trendleri değişiyor. KPMG olarak siz neler yapıyorsunuz?

İK alanında küresel olarak üç konu öne çıkıyor: şirket kültürü, liderlik ve çalışan bağlılığı… Bunlar bizim de önceliğimiz ve her biriyle ilgili yoğun çalışmalar yapıyoruz. KPMG Türkiye olarak her çalışanımızı bir yetenek olarak görüyoruz. Çalışanlarımız arasından geleceğin liderlerini yetiştirmek istiyoruz. Bizim kendi liderlerimizi yetiştirme misyonumuzun yanında ekonomiye okul olma misyonumuz da var. Geleceğin liderlerini yetiştirirken de “Tek Şirket” yaklaşımımızla beraber pozisyona değil, şirkete alım yapıyoruz.

İşimizin kalbinde insan var

Teknoloji işin neresinde?

Küresel trendlerde, İK’da teknolojinin öneminin arttığını görüyoruz. Teknoloji ne getirecek ne götürecek bunları değerlendiriyoruz. Ama bunun yanında teknolojiyi hem İK süreçlerimizde hem de KPMG olarak iş süreçlerimizde yoğun şekilde kullanıyoruz. Bunu yaparken her bir çalışanımıza tek tek dokunmayı asla unutmuyoruz. Çünkü işimizin kalbinde insan var. Bunu hiç aklımızdan çıkarmıyoruz. O yüzden küresel trendlerden kopmadan çalışanlarımıza tüm alanlarda imkân sunmaya çalışıyoruz.

Bu kadar insan odaklı bir şirkete gençlerin ilgisi nasıl? Gençlerde aradığınız farkındalığı bulabiliyor musunuz? Gençlere ne mesaj vermek istersiniz?

Gençler, ne istediklerini çok iyi biliyor. Kendi kariyerimin o yılları ile karşılaştırdığımda yeni nesil arkadaşların çok daha bilinçli olduklarını görüyorum. Bu bilinçten dolayı KPMG’yi tercih ettiklerini düşünüyorum zaten.

Bu noktada küresel gücümüzü, çalışanlarımızın küresel organizasyonumuzda tecrübeler edinmesi için nasıl kullanabiliriz diye düşünerek çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Değişim programlarıyla yurt dışına gönderiyoruz

Neler yapılıyor bu kapsamda?

Belirli süre için yurt dışına arkadaşlarımızı gönderip aynı şekilde yurt dışından arkadaşlarımızın Türkiye’de çalışmasını sağlıyoruz. Çünkü bizim önceliğimiz yetenek yönetimi. Yeteneklere sahip çıkmak istiyoruz. Küresel fırsatlar sağlamak da çok önemli. Bu yüzden birinci sırada küresel fırsatları sayabiliriz. İkincisiyse sürekli gelişim. Biz sürekli gelişim imkanları sunan bir şirketiz. Hem teknik eğitimlerimizde hem “on the job training” yani işi yaparken öğrenmek yönetimiyle…

Hem çalışan kadrosunda hem lider kadrosunda sürekli gelişimi hedefliyoruz. Düzenli olarak her konuda çalıştaylar yapıyoruz. KPMG’nin uluslararası kariyer fırsatları sunması, düzenli ve sürekli geliştirilen eğitim olanakları, liderleri ve çalışanları için sunduğu akademileri ve bu doğrultuda desteklediği diğer programları ile çalışanlar ve gençler için çok cazip olduğunu düşünüyoruz. Kariyer imkanları çok şeffaf ve çalışanın karşılığını alabileceği bir kariyer yolu sunuyor.

Felsefenize uygun adayları seçerken ne tür metotlar uyguluyorsunuz?

İşe alım bizim çok önemsediğimiz bir alan. Adayların seçilmesi, kriterlerin belirlenmesi ve sürecin başlı başına yönetilmesi… Her yıl artan yüzlerce başvuru, bu sürecin yönetiminin önemini artırıyor. Ancak diğer yandan İK’da rakamların anlamsız kaldığı boyutlar da var. Yani İK veriden ibaret değil. Her birinin altında insan var. O yüzden bu süreçte yüzlerce hatta binlerce kişiyle iletişime girdiğimizde, her birine tek tek dokunuyor olmanız lazım. Burada metotlar geliştiriyoruz. Bu metotlar hem daha efektif olmayı sağlıyor hem de bizim insana dokunmadaki önceliğimizi gözetiyor.

Örneğin; işin doğası ve teknik gerekliliği itibariyle belli kriterleri önden belirliyoruz. Denetim veya vergi hizmetlerinde iktisadi ve idari bilimler ya da siyasal bilimler gibi fakültelerden mezun olmak gibi kriterler olabiliyor. Ama biz burada da kutunun dışından düşünüyoruz.

Mühendislikleri farklı hizmet birimlerinde değerlendirmenin yollarına bakıyoruz ki şu anda vergi bölümünde, gümrük ve dış ticaret departmanlarında çalışan mühendislerimiz var. Danışmanlık bölümünde de aynı şekilde. Dolayısıyla işe alım sürecinde bu kriterleri de dinamikler arasında bulunduruyoruz. Bunun dışında tabii ki yabancı dil bilme vs. gibi belirli standartlarımız var. Bu kadar yoğun başvurularda teknik anlamda video mülakat yöntemiyle ön görüşmeler yapılıyor. Sonra hem kriteri objektif olarak karşılayan hem görüşmelerde başarı gösteren adaylarımıza bir davranış envanteri çalışması yapıyoruz.

Envanter ne amaçla yapılıyor?

İşe alım süreci çok önemli olduğu için küresel trendlere uygun ve doğru kişileri işe almamız gerekiyor. Değişime açık, analitik ve sözel becerileri gelişmiş kişiler olmaları, ekip çalışmasına yatkınlıkları, açık ve dürüst iletişimi önceliklendirmeleri, etik ve dürüstlük kurallarımıza ve değerlerimize uygunlukları gibi… Çünkü bu kişiler ileride rol model olacak. Tabii ki şirketimizin değerlerine uygun profillere bakıyoruz. Hem müdür mülakatları hem İK mülakatları üstüne şirket ortağı mülakatları yapıyoruz. Şirket ortağı mülakatları esnasında da açıkçası biz adayların bahsettiğim özelliklerini, kapasitelerini elimizden geldiğince test etmeye çalışıyoruz. Küresel trendlerde duygusal zeka sahibi olmak çok önemli bir şey. Bu anlamda da hem davranış envanteri hem de bu mülakatlarla karar almaya çalışıyoruz.

KPMG’nin 2020’de İK beklentileriyle ilgili bir araştırması var. Buradan hareketle geleceğin İK trendleri nasıl olacak? Çalışanlarda hangi özellikler daha çok aranacak?

“Karmaşık problemleri çözebilme yeteneği” birinci sırada geliyor. Dünya Ekonomik Forumu'nda 2015'te de 2020’de de ortak madde… Toplumun ne kadar karmaşık olduğunu, siyaset ve ekonominin ne kadar iç içe geçtiğini, aile ve iş yaşamının karmaşıklığını biliyoruz. Bütün bu karmaşıklık aslında bir yetenek gerektiriyor. Çünkü artık sorunları çözmek daha zor…

Duygusal zeka gelecekte de aranan özellik olacak

Duygusal zekanın, insan yönetiminin ve karmaşık durumlarda inisiyatif alıp bunları çözmenin aranan ilk 10 yetenek arasında yer alması oldukça sevindirici. Teknoloji ağırlıklı çalışıyor olsak bile insandan kopulmuyor aslında. Sadece insanları yaptığı işler ve yöntemler gelişiyor ve değişiyor. Her ne kadar şekil değiştirse de aslında hadise gelecekte de insan odaklı olmaktan, inisiyatif almaktan, muhakemeden kopmuyor.

Sorunlar görünür olacak

Burada tabii meslekler, bazı alanlar klasik kalmaya devam edebilir. Örneğin; 2015 yılında “İyi bir danışman, dinleyendir” şeklinde bir slogan vardı. Uzman danışmanlar olarak iyi dinlemeye devam etmeliyiz ama belki bunun metodu değişecek. Çok daha hızlı karar alınması gerekecek belki. Gerçekler çok daha görünür olduğu için iletişimde sorunları karşılıklı olarak dinlemeye gerek kalmayacak. Teknoloji sayesinde sorun zaten ortada olacak. Belki bu yüzden dinleme insan ilişkilerinde her zaman çok önemli olmaya devam edecek. Ama bu sorunları çözmede İK açısından inovatif olmak ön planda.

“Hikayesi olan gençler arıyoruz” diyor KPMG… Bu tür yaklaşımlar devam edecek mi? Gençlerden farklı hikayelerini yazmalarını neden istiyorsunuz?

KPMG Story aslında küresel projemiz. Çünkü biz çalışanlarımızın sıra dışı olduğunu düşünüyoruz. Bunun yanında çalışanlarımıza bir hikaye yazdığımızı söylüyoruz. KPMG Story’nin birkaç farklı fazı var. Geçen sene bunlardan ilki projeyi bilinir, görünür kılmaktı. Çalışan Memnuniyeti Araştırması sonuçlarında da görüyoruz ki KPMG Story’de bilinirliği sağlamış durumdayız. Bundan sonraki adımımız bunun anlaşılır olmasını ve hayata geçmesini sağlamak olacak.

İnsana güven, topluma şeffaflık, ekonomiye güç

Biz KPMG Story’nin çeşitli fazlarını uygularken aslında hep, 'bizim burada bulunma amacımız ne?' diye sorduk. İnsana güven, topluma şeffaflık vereceğiz ve ekonomiye güç katacağız dedik. Bu, bizim burada bulunma amacımız.

Aslında araştırmalar gösteriyor ki bir insanı iş yerine bağlayan çok şey var ama ücret sanıldığının aksine bunların en başında gelmiyor. Kendisini önemli, yaptığı işin çıktılarını görebilen, faydalı hisseden insanların işe bağlılığı daha yüksek. Biz zaten buna öncelik veriyoruz. Niye buradayız? Bir denetim raporu yazdığımızda topluma güven veriyoruz ve şeffaflık sağlıyoruz, danışmanlık verdiğimizde ekonomiye can katıyoruz. O yüzden KPMG Story bundan sonra artarak devam edecek ve bundan sonra yaptığımız işte ve hayatımızda daha fazla hissedeceğiz. Hikayeleri yazmaya devam edeceğiz.

Peki, siz İK görüşmelerinde okul, dil gibi kriterler haricinde gençlerin performansını, yaşama yaklaşımlarını ölçerken neler yapmışlar bakıyor musunuz?

Tabii ki bakıyoruz. Örneğin; sporla uğraşan, müzikle ilgilenen insanlar hayatın farklı alanlarında kendini geliştiren insanlar oluyor. Ekip çalışmasına ve işbirliğine daha açık oluyorlar. Hem de aramıza katıldıktan sonra farklı alanlardaki tecrübelerini arkadaşlarına aktararak fayda sağlıyorlar. Farklı disiplinlerin bir arada olması zaten artık beklediğimiz, istediğimiz bir durum. O yüzden sadece klasik CV’ye bakmıyoruz, hikayelerini de dinliyoruz.

İK’nın çalışanlardan, çalışanların da İK’dan beklentileri var. Aldığınız geri bildirimlere baktığınızda İK çalışanların beklentilerini karşılayabiliyor mu?

Çalışanlarımızın geri bildirimlerini çok önemsiyoruz. O yüzden düzenli olarak “Global People Survey” dediğimiz anketi yaptırıyoruz. Bununla yetinmiyor, odak grup toplantıları ve çalıştaylar düzenliyoruz. Bugünlerde ise yeni bir uygulamaya başlıyoruz, “Task Force”. Bu uygulamamız ile de gönüllü olan tüm çalışanlarımıza dokunmayı ve onları fikir ve önerileri ile aksiyon planlarımızı oluşturmayı hedefliyoruz.

O kişiler nasıl seçiliyor? Belirli bir gruptan mı veya cevaplara göre mi?

Açıkçası ekibe göre oluyor. Örneğin; belli bir hizmeti sunan bir ekibin toplam çalışan sayısı 10 kişiyse hepsiyle beraber de yapılıyor ama biz yine de onları seviyelere göre de dinlemek istiyoruz. Yöneticiler varken de yokken de bütün çalışanların sesini duymak için. Bunun dışında odak grubu metinleriyle anket sonuçlarını yan yana getiriyoruz. Dolayısıyla ankette rakam ve veri olan şeylerin altında ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Belirtilen alanların gelişim konularının daha ileriye taşınması için arkadaşlarımızla beraber bu çözümün bir parçası olmasını istiyoruz. Bu sebeple “Task Force”ları kuruyoruz. Veya çok güçlü olduğumuz alanlar var. “Oralarda daha da iyi nasıl olabiliriz?” veya “Orada nasıl kalabiliriz?” şeklinde gündeme getiriyoruz. Çözümü birlikte arıyoruz.

Bu toplantılarda Y kuşağı kendi farkını ortaya koyuyordur herhalde. Ağırlıklı olarak Y kuşağıyla mı çalışıyorsunuz?

Şirket olarak yaş ortalamamız 27. Genç bir ekibiz, liderlerimiz de genç. Ekibimizin kendisi de oldukça genç, o yüzden çok ciddi anlamda Y kuşağı temsilcisi var aramızda. Önümüzdeki sonbaharda bu temsilciler daha da artacak. Yeni asistanlarımızın işe alım sürecini sonlandırmak üzereyiz. O yüzden bizler için onların beklentilerini anlamak çok önemli. Onlardan öğrenecek çok şeyimiz var. Onlarla yönetişim ve iletişimi kurgulamak da onları tanımaktan geçiyor.

© 2024 KPMG Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş., şirket üyelerinin sorumluluğu sundukları garantiyle sınırlı özel bir İngiliz şirketi olan KPMG International Limited ile ilişkili bağımsız şirketlerden oluşan KPMG küresel organizasyonuna üye bir Türk şirketidir. Tüm hakları saklıdır. 

Küresel KPMG ağının yapısı hakkında detaylı bilgi için kpmg.com/governance adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bize ulaşın