Yapay zeka artık bir araç değil, iş dünyasının geleceğini yeniden şekillendirmeye yardımcı olan dönüştürücü bir güç. Çalışanların yapay zeka destekli sistemler ve süreçlerle yan yana çalışarak yeni ve farklı iş rolleri üstleneceği öngörülüyor. Bir araya gelen ekiplerin yeni yöntemlerle çalışması, yeni ve derin inovasyonları hızlandırması bekleniyor. Bu değişim, iş dünyası liderleri üzerinde yeni baskılar yaratıyor. 

Yapay zekâ ve diğer gelişmiş teknolojiler; çalışanların çalışma şeklini, yaptıkları işleri ve bu işleri nasıl yaptıklarını değiştiriyor.

 

KPMG tarafından hazırlanan “İş Hayatının Geleceği” raporunda yapay zekâ ile geleceğin iş gücünün bugünden nasıl şekillendirilebileceğine dair önemli bilgilere yer veriliyor. Avustralya, Kanada, Almanya, Birleşik Krallık ve ABD'de yaklaşık 4 bin 200 çalışanla yapılan ankete dayanılarak dört temel alanda şirketler için bir yol haritası çiziliyor. 

Araştırmadan Bulgular

%54

Araştırma, çalışanların işletmelerinin teknoloji stratejilerine dair farkındalık ve güven eksikliğini ortaya koyuyor. Yapılan yapay zeka trendine rağmen, katılımcıların yalnızca yarısından biraz fazlası (%54) işverenlerinin son üç yıl içinde yeni teknolojilere geçiş yaptığını belirtti.

%66

Çalışanların %66'sı, önümüzdeki üç yıl içinde teknolojinin üretkenliklerini artırmasını bekliyor. Üçte birinden fazlası, yeni teknolojinin işlerinin %30'unu otomatikleştirebileceğini söylüyor; çeyreklik bir kısım ise işlerinin yarısını otomatikleştirebileceğini düşünüyor.

2/5

Yaklaşık beş çalışandan ikisi, üretkenlik artışlarının, sağlıkları ve mental sağlıkları üzerindeki etkilerini aştığını hissediyor. Beşte biri teknolojinin üretkenliklerini bozduğuna inanıyor.

%36

Katılımcıların %36'sı, organizasyonlarının şu anki veri ve teknoloji altyapısına dayanarak gelecekteki iş ve müşteri ihtiyaçlarına nasıl uyum sağlamaları gerektiği konusunda belirsiz olduğunu belirtiyor.

%62

Katılımcıların %62'si, bir şirketin beceri geliştirmeye yönelik yatırımının, bir organizasyona katılmaya, ayrılmaya veya kalmaya olan kararlarını etkilediğini belirtiyor. Ancak sadece %56'sı, kendi organizasyonlarının proaktif bir şekilde beceri geliştirme ve yeniden eğitim konusunda yatırım yaptığını söylüyor.


Liderler, yapay zeka ile çalışan gücün birleşik potansiyelini nasıl kullanabilir?

Yapay zekânın gücünden faydalanın

Rapora göre özellikle üretken yapay zekâ gibi gelişmekte olan teknolojiler şu anda iş dünyasını şekillendiren en güçlü etkenler arasında yer alıyor. Buna karşın raporda yer verilen anket sonuçları çalışanların kuruluşlarının teknoloji stratejileri konusunda farkındalık ve güven eksikliği yaşadığını gösteriyor. Yapay zekâyı kullanma yarışına rağmen, katılımcıların yarısından biraz fazlası (yüzde 54) işverenlerinin son 3 yılda yeni teknolojileri benimsediğini söyledi. İşin iyi tarafı, neredeyse üçte ikisi (yüzde 64) ellerindeki üretkenlik araçlarından ve sistemlerinden memnun. Sonuç olarak, yüzde 60'ı teknolojinin işleri üzerindeki etkisini "büyük ölçüde olumlu" olarak tanımlıyor. İleriye bakıldığında, ise çalışanların yüzde 66'sı teknolojinin önümüzdeki 3 yıl içinde üretkenliklerini artırmasını bekliyor. Üçte birinden fazlası (yüzde 37) yeni teknolojinin işlerinin yüzde 30'una kadarını otomatikleştireceğini söylerken dörtte biri (yüzde 24) işlerinin yarısına kadarını otomatikleştirebileceğini düşünüyor.

Geleceğin iş gücünü şekillendirin

Yeni teknolojiler, kuruluşların başarı için ihtiyaç duyduğu yetenek profillerini temelden ve hızla değiştiriyor. Yapay zekâ alanındaki ilerlemeler de geleceğin iş gücünün, görevleri yeni ve farklı şekillerde yerine getiren yapay zekâ ile güçlendirilmiş insanlardan oluşacağı anlamına geliyor. İş gücünün şekillendirilmesi iş dünyası liderlerinin gündeminde üst sıralara yükseliyor, ancak KPMG’nin anketine göre bu konu her zaman ekiplere yansımıyor. Çalışanların üçte birinden fazlası (yüzde 36), kurumlarının gelecekteki iş ve müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için iş gücünün nasıl değişmesi gerektiğini bilmediğini söylüyor. Bunun yaygın bir nedeni olarak da gerekli veri ve teknoloji eksikliği gösteriliyor. Çalışanların yüzde 60'ı şirketlerinin yetenekleri iş fırsatlarıyla eşleştirmek için gelişmekte olan teknolojileri kullanmadığını söylüyor. Diğer yandan hibrit çalışma söz konusu olduğunda ise kuruluşlar çalışanlar için net sınırlar koymakta zorlanıyorlar ve bu sınırların arkasındaki nedenleri açıklamakta da zorluk çekiyorlar. KPMG’nin daha önce yapmış olduğu “2023 CEO Görünümü Araştırması”na göre, CEO'ların yüzde 64'ü pandemi öncesi ofis içi çalışma düzenine tamamen geri dönülmesini bekliyor. “İş Hayatının Geleceği” raporu için yapılan ankete göre ise çalışanların yüzde 50'si tamamen ofiste çalışırken buna karşın sadece yüzde 30'u ofiste çalışmak istediğini belirtiyor. Hatta iş ilanlarına bakıldığında ilanların yüzde 10’undan daha azı çalışanların uzaktan çalışma tercihini dikkate alıyor. İlanların yalnızca yüzde 6,7'si “tamamen uzaktan” ve yüzde 2'si ise “hibrit” pozisyonlar için aday arıyor. Bu sonuçlar, firmaların iş gücü şekillendirme stratejilerini çalışanların ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda yürütmediğine işaret ediyor.

İşin akışı içinde öğretin

İşlerin yapıldığı esnada bir şeyler öğrenme, birçok kuruluş için soyut bir kavram olmaya devam ediyor. Bu yönteme göre etkili öğrenme iş başında gerçekleşir. Çalışanlar, ayrı eğitim oturumlarında değil, işlerini yapmak için ihtiyaç duydukları anda belirli becerileri veya bilgileri öğrenirler. Yapay zekâ ve diğer gelişmiş teknolojilerden güç alan kuruluşlar artık öğrenmeyi işlere sorunsuz bir şekilde entegre edebiliyor. Çalışanlar ise teknolojinin değişim hızına rağmen mevcut “insani” becerilerinin gelecekteki roller için uygun olacağı konusunda iyimser. Ankete katılanların neredeyse beşte dördü (yüzde 78) buna inanıyor. Aynı zamanda katılımcıların yüzde 72'si sürekli öğrenmenin ve becerilerini geliştirmenin kendi alanlarında güncel kalabilmeleri için çok önemli olduğu konusunda hemfikir. Bu durum işverenlerinden beklentilerine de yansıyor. Katılımcıların yüzde 62'si yetenek geliştirmeye yapılan yatırımın bir şirkete katılma, şirketten ayrılma veya şirkette kalma kararlarını etkilediğini söylüyor.  

Orta kademe liderlerden yararlanın

Orta düzey yöneticiler, stratejilerin eyleme ve ekipleri için sonuçlara dönüştürülmesinde merkezi bir rol oynar. Kuruluşlarının adeta radarıdırlar ve ekiplerinin yürüttükleri görevleri derinlemesine anlarlar. Ayrıca performans ölçütlerinin belirli davranışları nasıl teşvik ettiğini veya engellediğini de bilirler. Çalışanların duygularının nabzını tutarak değişimin çalışan bağlılığı ve refahı üzerindeki etkilerini değerlendirebilirler. Kısacası, üretkenliği düşüren engellerin nerede olduğunu muhtemelen bilirler. Rapora göre günlük görevlere yakınlıkları göz önüne alındığında, orta düzey yöneticiler teknolojinin ne kadar etkili bir şekilde benimsendiğini ve çalışanların bundan en iyi şekilde yararlanmak için kendilerini donanımlı hissedip hissetmediklerini hızlı bir şekilde değerlendirebilir. Orta düzey yöneticiler, bir kuruluşun dijital zihniyetinin temel ilkelerinden biri olan psikolojik güvenlik kültürünün yaratılmasında da önemli bir rol oynar. Bu olmadan, çalışanların inovasyon yapma ve yapay zekâ gibi teknolojileri deneme olasılığı daha düşük olacaktır.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz. 

İletişime geçin

Bize ulaşın